Yargıtay’dan Yemek Kartlarına SGK Prim Kararı
Yargıtay, yemek kartlarının kullanım alanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primine ilişkin önemli bir karara imza attı.
SGK Uzmanı Özgür Erdursun, Dünya gazetesinde yer alan köşesinde konuyu detaylı bir şekilde ele aldı.
Erdursun, yargı sürecini şu sözlerle açıkladı: “İşverenler, 31 Aralık 2022 tarihine kadar yemek kartlarıyla ilgili SGK primi ödemesi yapmazken, bu tarihten sonra sadece yemek kartı uygulamalarında değişiklik yaşandı.”
2022 yılı sonunda, yemek kartlarının asgari ücretin brüt tutarının yüzde 23.65’ine kadar olan kısmından SGK primi alınmaması kararı alındı. Ancak bu tutarın üzerinde olan kısımlar için işverenlerden prim talep edilmeye başlandı.
Danıştay Kararı ve SGK Genelgesi
Danıştay, SGK’nın yemek kartlarından prim istemesine karşı açılan dava sonucunda, asgari ücretin brüt tutarının yüzde 23.65’lik kısmının 2024 Mayıs ayında iptal edilmesine karar verdi. Bunun üzerine SGK, günlük istisna tutarını 158 TL olarak belirleyen bir genelge yayımladı.
Yemek kartlarının günlük 158 TL’nin üzerinde harcanması durumunda sigorta primi uygulanacağı açıklandı.
Erdursun, prim hesaplamasını şu şekilde detaylandırdı: “Örneğin, ayda 22 gün çalışan birine 10 bin TL’lik yemek kartı veriliyor ve bu tutarın tamamı yemek harcamalarında kullanılıyorsa prim uygulanmazken, market alışverişlerinde kullanılıyorsa kalan tutar üzerinden prim hesaplanacaktır.”
Dernekten Açıklama ve Değerlendirme
Yemek Kartı Hizmetleri Derneği, konuyu mahkemeye taşıyarak SGK primine ilişkin uzun süredir devam eden hukuki sürecin sonuçlandığını ve yemek yardımlarının primden muaf olduğunu bildirdi.
Yolun Açılması ve Yorum
Danıştay’ın aldığı kararla birlikte, işverenlerin çalışanları için vereceği yemek kartlarında herhangi bir tutar sınırlaması olmaksızın kullanım imkanı doğdu.
Erdursun, konuyu şu sözlerle değerlendirdi: “Ekonominin belirsizliği ve sabit gelirlilerin alım gücünün düşüşü göz önüne alındığında, yemek kartlarının serbest kullanımı son derece normal bir durumdur. Ancak hükümetin alım gücünü artırıcı adımlar atması gerektiğini ve bu tür uygulamaların reddedilmesinin olumlu bir karar olduğunu vurgulamak gerekir.”